Dans onun için özel günlerde yapılan yada meslek olarak yapılan bir şey değildi. Dansı, sokakta özgürce kendi figürlerini yapan dansçılardan görmüş ve sevmişti. Hatta izlemekle yetinmemiş yanlarına gitmiş ve meraklarını gidermişti. O dansçıların kendisine karşı olan yaklaşımı ve ilgisi dansa olan ilgisini daha da arttırmıştı tabi.
Dans kurslarını denedi daha sonrasinda. Dans gösterilerini izledi. Fakat onun ruhunu yansıtmıyordu. Çünkü biribirine benzer hareketleri tekrarlıyordu hepsi.
Ne yapabilirim diye düşündü bir süre. Ve dansla ilgili bir aktivitesi olmadı.
Evinde otururken bir gün, buldum dedi. Daha önce nasıl aklına gelmediğine şaşırdı. Telefonun kamerasını açıp karşıya sabitleştirdi. Ve kendi figürlerini yaratmaya basladi.
Beğendiklerini seçip daha ileriye taşımak için çalıştı. Gün içinde kalan bütün vaktini buna ayırıyordu. Sabahlara dahi yorgun uyandığı zamanlardı.
Ve kendine özel kıyafet de yaptırıyordu. İstediği bir kıyafeti. Estetik görünmeliydi dansı. Herkes hayran olmalıydı.
Ve uzunca süren çalışmalar için sonuç alma günü gelmişti. O dansçıları gördüğü yere gitti.
Müziğini açtı. Gözlerini kapadı. Yavaş tempoda dansına başladı. O an müzik ve dansına odaklanmıştı. Nasıl görünüyordu? Yapabiliyor muydu? Bunları düşünmüyordu o an.
Gözlerinin önüne kendi silütini getirdi sadece. Ve gülümsedi.
Tutkulu bir aşık gibi dansın kollarına kendini bırakmıştı.
Performansının sonuna gelmişti. Son hareketlerini tamamlarken alkışları duymaya başlamıştı. Mutlu olmuştu. Terlemişti de. Nefes nefese bir hale gelmişti.
Bu anda gözlerini açmıştı. Ve karşısında bir kız çocuğunu gördü. Onunla beraber aynı hareketleri yapıyordu. Performansı beraber bitirmişlerdi.
Alkışlardan çok bu durum hoşuna gitmişti. Büyük bir ödüldü bu onun için.
Uzun çalışmaları çok güzel sonuçlanmış ve mutlu olmuştu. Dansın tutkusu yine bulaşmıştı etrafa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder